Ana Sayfa - Mehmet Salihoğlu Hobi Atölyesi -Yeni Proje Çalışmaları - Restorasyon - Gemi Modelcileri - Makaleler - Dersler - Kitaplar - Planlar - Alet ve Malzemeler - Atelye ve Dükkanlar - Kendin Yap - Galeri - Fotoğraf Arşivi - Güncel - Geçmişte - Pulculuk - Sponsorlar - Basın -İlgi - E-mail - Linkler

2014 yılı gezilerimiz...
"Bu yılki hem tatil hem de modelci gözüyle inceleme gezisi için eşim ve 2 çocuğumla birlikte çıktığımız seyahatte ilk mola verdiğimiz il SİNOP oldu, 2 gece kaldık. Akmanoğlu Gemi Modelleri firmasından adaşım ile görüştük. İstanbul-Gerede-Karabük-Araç-Kastamonu-Taşköprü-Sinop gidiş yolumuzdu, dönerken mümkün olduğunca sahilden Sinop-Ayancık; çaylıoğlu balıkçı barınağı, Maden köyü üzerinden Helaldi-Türkeli-Çatalzeytin-Abana-İnebolu-Doğanyurt ve bol virajlı yollardan sonra nihayet Cide dönüş yolumuzun ikinci durağı oldu, 1 gece kaldık. Ertesi gün gemi modelcilerinden Çağatay Doğramacı ile buluştuk.
Cide-kapısuyu-kurucaşile-Tekkeönü-Çakraz-Amasra-Saltukova-Hisarönü-Kilimli-Zonguldak-Ereğli-Düzce-Sakarya-Geyve üçüncü durağımız oldu, 2 gece kayınpederimin yazlık olarak kullandığı 5.5 dönüm bahçeli evinde kaldık. Armutları haşerat yemiş bize pek bir şey kalmamıştı. Mangal yapıp kedi ve köpekleri de doyurduktan sonra Karadeniz'de denize girmeye çekindiğimiz için ver elini Geyve-Pamukova-Mekece-İznik-Orhangazi-Bursa-Balıkesir-Edremit-Altınoluk dördüncü durağımız oldu, 5 gece kaldık.
Hanımdan izin alıp yalnız başıma Ayvalık, Cunda adası, Liman'a gittim. Her fırsatta uğradığım bu limanda ahşap teknelerin arasında fotoğraf çekerek çok keyifli anlar yaşadım. Çanakkale üzerinden de İstanbul'a 12 Ağustos 2014 akşamı döndük çok şükür." Mehmet Salihoğlu
"Sinop denilince aklıma ilk gelen hediyelik gemi maketleridir. En çok tanınan üç firma Ülgen Tekne, Ayhan Kotra ve Akmanoğlu Kotra'dır. Bu firmalar genellikle gemi maketi çeşitlerini seri üretmeye çalışmakta böylece maliyeti düşürüp satışı arttırma politikası gütmektedirler. Bu işin ticareti de bunu gerektirmektedir. Ancak bazı istisna gemi modeli çalışmalarına da yer vermektedirler. Bu çalışmaları Sinop ve Türkiye sınırlarını aşmış dünyaya yayılmaya başlamıştır.
Dikkat edilecek olursa "maket" ve "model" ayırımı kullandım. Türk Dil Kurumu Türkçe sözlüğe baktığımızda;
Maket: isim Fransızca maquette, Mimarlıkta, sanayide ve bazı sanat dallarında yer alan eserlerin taslak durumundaki küçük örneği.
Model: isim Fransızca modèle, Resim, heykel vb. yapılırken baka baka benzetilmeye çalışılan nesne veya kimse, örnek.
Ölçek: İngilizce Scale, Bir ölçüm boyutu ya da konusunu nicel olarak ölçmeye yarayan ve tam ölçümlü sınırlardan oluşmuş ölçme aracı.
Yaşamamış, yeni bir tasarım ışığında ilk defa inşa edeceğimiz çalışmanın adına maket demek daha doğru olacaktır. Geçmişte yaşamış ve/veya günümüzde yaşayan gemilere benzeyen ama ölçeği tam tutmayan çalışmalara da maket diyebiliriz.
Geçmişte yaşamış ve/veya günümüzde yaşayan gemilerin planlı ve ölçekli maketine model demeyi daha doğru buluyor ve tercih ediyoruz. "Gemi Modelciliği" tabirini planı olan yahut planı olmayıp, alacağımız veya alınan ölçüler, fotoğraf, belge ve bilgiler ışığında ölçekli olarak yaptığımız tekneler için de kullanıyoruz." Mehmet Salihoğlu
"1857 Paris antlaşmasından sonra kapanan Osmanlı Tersanelerinden biri olan Sinop tersanesi de cezaevine dönüşmüştür
Cezaevi geleneği olarak bilinmekle beraber aslında modelciliğin tersane geleneği olduğu sanılmaktadır. Tersanede gemi yapımının yanı sıra çalışanların boş zamanlarını değerlendirmek için yaptıkları yelkenliler cezaevinde özgürlük simgesi olarak benimsenmiş ve mahkumların en güzel uğraşları olmuştur.
1940'lı yıllarda cezaevinde "kotracılık" adı altında yaygınlaşan bu uğraş, Sinop'lu mahkumların tahliye olduktan sonra bu işi devam ettirmeleri ve çevrelerinde özellikle gençlerin ilgisiyle oldukça yayılmış. O zamanlar hemen hemen her ailede kısıtlı imkanlarla da olsa bir "kotra" yapan varmış.
Böylece "kotra"lar evleri ve işyerlerini süslemeye başlamış, hatta limana gelen yolcu gemilerinin aranılan hediyelik eşyası olmuştur.
Zaman içinde belki de gereken değişimi yapamadığından yada ekonomik sebeplerden ötürü "kotra" yapan insanların sayısı oldukça azalmış. Günümüzde "kotracılık" yerini daha güzel, teknik ve sanatsal olarak modelciliğe bırakmıştır."
Kaynak: Ülgen Tekne sitesi
Ayhan DEMİR; 1936 Sinop Doğumludur. Bu sanatı 1950 senesinde Sinop Cezaevinde yatan USTA adlı bir kişiden etkilenerek geliştirdi. Usta o zamanlarda aftan yararlanarak maketleri üretmek için ufak bir atölye açmıştır. Bu maketleri o zamanlarda Sinop Limanına gelen yolcu vapurlarına satıyormuş. Ustanın atölyesinde gördüğü bir maketten çok etkilendi ve bu sanatı geliştirmeye karar verdi.
"1950 senesinde ilk ve orta sanat okulundan takdir edilir bir öğrenci olarak mezun oldum. 15 yaşından kotra imalatı yapmak üzere küçük bir işyeri açtım. Sinop Limanına gelen yolcu vapurlarına maketlerimi satmaya başladım. Bu maketler 1957 senesinde Sinop'ta kurulan Amerikan radar teşkilatı askerlerinin çok ilgisini çekti ve 40 sene Sinop'ta kalan Amerikan askerleri vasıtası ile üzerinden SİNOP - TURKEY yazan gemi maketlerini satarak yaptığım gemi maketleri seneler geçtikçe Sinop turizminde yerini almış oldu. Bu sanat Türkiye'de yalnız Sinop'a ait ve Sinop'un simgesi olmuştur." Kaynak: Ayhan Kotra sitesi
"1950'li yıllarda Sinop Cezaevinde yatan iki mahkum tarafından başlatılan bu el sanatı mahkumların cezaevinden çıktından sonra Sinop'ta kalarak bu sanatı devam ettirmeleri ve yanlarında çalışan çıraklara kotra yapımını öğretmeleri neticesinde il merkezinde hızla yayılmıştır. İlk başlarda Sinop limanına gelen yolcu vapurlarındaki ziyaretçilere hediyelik eşya olarak sunulan kotralar zamanla ünlenmiş ve il dışınada hediyelik eşya olarak gönderilmeye başlanmıştır. Bugün Sinop'a gelen yerli ve yabancı turistlerin hediyelik olarak aldıkları gemi maketleri Sinop'un simgesi haline gelmiştir. Günümüzde devam eden kotracılığın yanı sıra daha güncel olan teknik bilgi gerektiren ve planlı olarak çalışan gemi maketçiliği de bu el sanatında görmekteyiz." Kaynak: Akmanoğlu Kotra sitesi

"Diorama, gerçek veya kurgu bir olayın, anın veya hikâyenin ışık oyunlarının da yardımıyla üç boyutlu olarak modellenmesidir. Sergi amacıyla yapılmış üç boyutlu büyük tablo olarak da tanımlanabilir.
Diğer dillerde de karşılığı aynı olan bu sözcük Türkçede bazen diyorama şeklinde de yazılmaktadır. Sözcüğün kökeni Fransızcadır ve 1823 yılında bu dilde kullanılmaya başlamıştır. Fransızcaya da Yunancadan girmiş olan ve "içinden" anlamına gelen dia sözcüğü ile "görünen" anlamına gelen orama ('panorama'daki gibi) sözcüğünün birleşmesiyle oluşmuş diorama nın eş anlamlı sözcükleri cyclorama ve panorama'dır. Genellikle müzeler veya sergiler için ısmarlanan dioramalar gerçek boyutlarında olabileceği gibi belli ölçeklerde küçültülerek de yapılabilirler. Bir olayın veya anın canlandırılması söz konusu olduğu için dioramalarda birden fazla obje belli bir kompozisyon oluşturacak şekilde yer alır. Müze ve sergiler dışında maketçi ve modelciler de bir hobi olarak dioramalarla uğraşırlar." Kaynak: Vikipedi, özgür ansiklopedi.
Çaylıoğlu balıkçı barınağındaki kulübe bana diorama konusu fikrini verdi ve sizlerle paylaşmak istedim. Kulübenin sahibi Mustafa Cömert bizi samimi olarak karşıladı ve fotoğraf çekmeme izin verip sorduğum sorulara cevap verip yardımcı oldu. Ayrıca bahçesindeki elma dan birkaç tane almak için izin isteyince bir torba dolusu verip bizim istanbul'a kadar olan elma ihtiyacımız karşılamış oldu.

Ahşap ırgatın dönen ortadaki yuvarlak kısmı kavlan (çınar) ağacından, iskeleti meşe ağacından, kolu çam ağacından yapılmış. Kolun kalınlığı kürek sapından daha kalın.

Irgat da tek başına diorama konusu olabilir.

Amasya'ya da uğradık; çarşıdan peynir, domates, biber, fırından ekmek alıp bir çay bahçesine mevzilendik. Nevaleyi masanın ortasına dizince bizim çocuklar belki bizi tanırlar diye utanıp gözlüklerini fora ettiler. Yemeğimizi yedikten sonra sofrayı toparlayınca gözlükler vira…:)