GÜNCEL
KARADENİZ GEZİSİ

27 Temmuz 2002 - 13 Ağustos 2002 tarihleri arasında Samsun'dan itibaren Artvin'e kadar sahilden karadenizi görme fırsatını buldum. Daha önce hiç kısmet olmamıştı.

Aslında benim görmek istediğim yerler arasında Bartın, Amasra, Kurucaşile ve Cide vardı. İlk fırsatta bu yerleri görmeyi arzu ediyorum. Ancak davetli olduğum gezide rotamız Samsun'dan itibaren sahilden Artvin idi. Yolculuk Artvine kadar transit geçti.

İzlenimlerimi ve çektiğim fotoğraflardan bazılarını belki merak eden olur diye sitenin güncel menüsüne ekledim. Umarım hoşlanırsınız. M.Salihoğlu

Atatürk'ü Samsun'a getiren Bandırma gemisinin maketi
Bu sene Artvin'e gidişte denize ilk girdiğim yer oldu Giresun-Karaburun mevkii. Dönüşte de Ordu'da ikinci kez denize girme imkanını buldum.

Artvin'de en çok ailemle birlikte kaldığımız yer Ardanuç oldu. Yusufeli ve sarp hariç her tarafı dolaşabildik.

Artvin İnsanları çalışkan ve yardımseverler. Meşhur Artvin dönerinin en lezzetlisini burada yedik.

Ziyaret ettiğimiz köylerden biri de Sakarya köyü (Künye) idi. Bu Şirin köyün özellikle aşağı mahallesinde sulama imkanı çok kısıtlı. Bu sene Artvin yöresinde meyva ve sebzeler kıt. Yapılmakta olan baraj çalışmalarının tozunun tarımı olumsuz etkilediği söylenmekte.

Evler genellikle ahşap ve doğaya uyumlu.

Merek dedikleri ahşap yapının altı inekler için ahır olarak, üstü de ot deposu olarak kullanılmaktadır.

Köyde tuvaletler dışarıda evden uzak yapılmış bir kişinin girebileceği kulübeler halinde. Bizim de en çok zorlandığımız konulardan biri de buydu. Ayrıca dikkatimi çekti. Biriken tuvalet atıklarını belli zamanlarda toprakla karıştırıp gübre olarak kullanıyorlar. Özellikle yaylalarda insan ve hayvan dışkısı karıştırılıp kullanılıyor.

Su ihtiyacı taşıma suyuyla görülüyor. Bazı evlerin içinde su var.

Köyler genellikle yüksek yerlere kurulmuş, araziler hep engebeli.

Köylülerin mutlaka büyük şehirlerde yaşayan çocukları, akrabaları var. Genç nüfus gurbette. Yaşlıların çoğu da kışın büyük şehirlerde yaşıyorlar.

Ot ve böcek çeşitleri fazla. Hayatımda ilk kez tahta kuruları ile tanıştım.

Ekini yemek için gece mutlaka ayı ve çakal köye geliyormuş. Çözüm olarak da tango ismini verdikleri tenekeden yapılmış çan sistemine benzeyen alete eve ulaşana kadar ip bağlayıp, gece ipi çekip gürültü yapıyorlar. Ayrıca gece tüfekle havaya ateş ediyorlar.

Yayla suları çok lezzetli ve soğuk.

Festivalde güreş ve boğa güreşi vardı.

Dügenala yaylası yolu üzerinde orman köylülerinden Ziver dede ile karşılaştık.

Konuşurken gözlerinin içi gülen bu yaşlı adam ilgimi çekmiş insana sıcak yaklaşımı beni kendisine yaklaştırmıştı.

Görevi ağaç kesimi sırasında yola düşen kütüklerden zarar görmemeleri için yoldan geçmekte olan insanları uyarmak.

Bize yol açmalarını işaret ettikten sonra beklerken sohbet ettik. Hayatından memnun musun dede ? diye sorduğum soruma "Çok şükür sağlıklıyım, hayatımdan da memnunum, tek şikayetim para birimden düştü." diyerek cevap verdi.

Yol açma çalışması sırasında yolculuk ettiğimiz eşimin babası (sağdan üçüncü) ve ona ait minübüs arkada.

Ben aslen Rize'liyim. Eşim de Artvin'li. Eşimin babası (Enver Torun) doğduğu ve 18 yaşına kadar büyüdüğü yerleri tekrar görmek için bu yolculuğa çıkarken bizi de davet etmişti. Rize dahil karadenizi ben, eşim ve oğlumuz hiç görmemiştik. Heyecan ve merakla bu daveti kabul edip oradaki şartları beraberce kısa sürede de olsa yaşadık.

Yollar çok tehlikeli, virajlı, yüksek. Bazı anlarda nefesimizi tuttuk.

Doğal güzelliği harika olan Artvin görülmesi gereken yerler arasında.
Yayla sakinleri poz verirken

Yayla evlerinin altı ahır, üstü ev.

Yığma taşlardan yapılan duvarın üstüne ağaç kütükler dizilmiş, çatı da teneke ondilinlerden örtülmüş.

Evde önce giriş, ortasında sobanın olduğu bölüm, arkada da kiler olarak kullanılan toplam üç ayrı bölüm var.

Bir gece kaldığımız yayla evinin içinde en önemli eşya soba.

Ekmeklerini, yemeklerini sobada pişiriyorlar. Yayla gece soğuk oluyor. Soba ile ısınıyorlar. Çay, su, süt kaynatırken kullanıyorlar.

Bu insanlar biz misafirleri için ellerinden geleni yapmışlardı.

Okul müdürü Hasan Yavuz'a okulda bilgisayar olup olmadığını sorduğumda kendisi Artvin'de iki köy ilköğretim okuluna tahsis edilen bilgisayarların birinin bu okula geleceğini söyledi.

Resimdeki ağacı ziyaret eden turistlerin de olduğunu ayrıca belirtti.

En temiz dere

Bulutlara yaklaşmak, gölgesindeki yaylalarda dolaşmak..., galiba özleyeceğim.

Artvin'i bir daha ne zaman ziyaret etmek kısmet olur bilmiyorum.

Karadeniz gezisindeki denizle ilgili gördüğüm üzücü şey denizin aşırı kirliliği oldu.

Ayrıca sel felaketine uğramış, hayatını kaybetmiş Rize'li hemşerilerime Allahtan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.