|
|
"30
Nisan 2008 tarihinde hurdaya çıkmış sandal motoru bulmak ve çevreyi
incelemek amacıyla, gemi modelcisi Sayın Haluk
Aydar ve arkadaşı Mustafa Nizamoğulları
ile üç motorcu olarak Anadoluhisarı, Göksu deresini dolaştık. 1 Mayıs
2008 günü akşama doğru hızımı alamadığım için bu sefer tek başıma
yine fotoğraf çektim. Akşam güneşi batmadan önceki manzara beni etkiledi
ve çektiğim fotoğrafları sizlerle paylaşmak istedim. |
|
Dere
oldukça temiz gözüküyordu, şaşırdım ve internetten İstanbul
Büyükşehir Belediyesi'nin sitesine girerek yapılan çalışmaları
ve Göksu havzası hakkındaki tarihi bilgileri okudum. |
|
İstanbul'umuzda güzel şeyler de yaşanıyor. Hep olumsuzlukları paylaşmak
haksızlık olur diye düşünüp ayrı bir sayfa yaptım." Mehmet
Salihoğlu |
|
İlgili
Linkler:
|
|
|
|
|
|
"Çek
küreği uzanalım Göksu'ya…"
|
|
Haber
Tarihi : 02.04.2008 17:00:00
|
|
Osmanlı
döneminin en meşhur mesire alanlarından Göksu, Büyükşehir Belediyesi'nin
çevre yatırımlarıyla tarihi güzelliklerine ve sandal sefalarına yeniden
kavuştu. İstanbullulara da şairin dediği gibi "Çek küreği uzanalım
Göksu'ya…" demek kaldı… |
|
Beykoz
İlçesi'nin Göksu Havzası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İSKİ Genel
Müdürlüğü'nün dev çevre yatırımlarıyla tarihteki güzel günlerine geri
döndü. Bir zamanlar Boğaziçi'nin eğlenceleri için rağbet edilen mekanlardan
biri olan Beykoz'un Göksu Havzası, hayati öneme sahip çevre koruma
yatırımlarıyla atıksulardan arındırıldı. Tarihi Göksu Deresi'nde sandal
sefası yapmak da bir nostalji olmaktan çıktı. |
|
Yılların
birikimi sonucu Göksu Havzası'nda meydana gelen çevre problemlerinin
çözümü için gerçekleştirilen çalışmalar meyvesini verdi. Yıllarca
atıksu altyapısı olmadığı için, İstanbul Boğazı'nın ve Marmara Denizi'nin
kirlenmesine sebep olan Beykoz'un açıktan akan atıksuları, artık kolektörlerle
toplanıyor ve denizi kirletmiyor. |
|
Bölgede
çevre sakinlerine rahatsızlık vermemek ve trafiği aksatmamak için
Boğaz Hattı'na inşa edilen hatlarda Mikrotünel Yöntemi uygulandı.
7 milyon 794 bin 102 YTL'ye malolan Göksu Çevre Koruma Projesi kapsamında
çapları 200 milimetre ile 600 milimetre arasında değişen toplam 11
bin 315 metre atıksu hattı inşa edildi. Daha önce İstanbul Boğazı
ve Göksu Deresi'ne kontrolsüz akan atıksular, Küçüksu Atıksu Ön Arıtma
Tesisi'ne ulaştırıldı ve Göksu Deresi tarihi güzel günlerine yeniden
kavuştu. |
|
Göksu
Havzası hakkında…
|
|
Zengin
kültür mirasına sahip olan Göksu Havzası tarihte pek çok uygarlığa
ev sahipliği yaptı. 100 bin yıl öncesine ait yerleşim izleri bulunan
Küçüksu ve Göksu Bölgesi, 18. yüzyılda padişahın has bahçelerinden
biri olarak kullanıldı. Göksu ve güneyindeki Küçüksu batılılar tarafından
"Asya'nın Tatlı Suları" olarak adlandırıldı. Göksu ve Küçüksu Dereleri
arasında kalan çayır ise; iskelesi, çeşme meydanı ve mesire yeri olma
özelliği ile uzun yıllar İstanbulluların tercih ettiği bir mekan oldu.
|
|
Anadoluhisarı'nın
kalbi hiç şüphesiz ki dillere destan Göksu ve Küçüksu mesireleriydi.
Göksu ve Küçüksu mesireleri Osmanlı döneminde herkesin rağbet gösterdiği
bir mesire yeri olan Kağıthane'nin (Sadabad), 1730 yılında gerçekleşen
Patrona Halil İsyanı'ndaki hadiselere mekan teşkil etmesi hasebiyle
kapatılmasının ardından en gözde mesire yeri oldu. |
|
Bir
mesire yeri olarak Göksu'dan söz ederken tarihsel olarak karşımıza
iki türlü Göksu eğlencesi çıkıyor. Göksu Deresi içerisinde yapılan
sanatsal ve kültürel etkinlikler ile 'Boğaz Sefası' olarak tarif edilen
ve Göksu Deresi dışına dek uzanan eğlenceler… Göksu Deresi'nin etrafındaki
çimler üzerine yer sofraları kurulmakta ve geleneksel Türk tiyatrosunun
en güzel örnekleri buralarda sergilenmekteydi. Ortaoyunu başta olmak
üzere burada gerçekleştirilen sanatsal ve kültürel etkinlikler Göksu'nun
simgesi haline gelmişti. |
|
Göksu
deresinin bir başka simgesi de dere boyunca arz-ı endam eden sandal
yığınlarıydı. Bu yığınlar arasında zaman zaman yerini alan saltanat
kayıkları da tarihsel önemi haiz bir başka önemli noktaydı. Saltanat
mensupları Göksu'daki bu canlılığı paylaşmak üzere içi kadife kumaşla
döşenmiş ve üç kürekçi tarafından çekilen sandallarla buraya gelirlerdi. |
|
Göksu
için Sultan II. Mahmud Han'ın yazdığı şu şiir meşhurdur; |
|
Göksuya gel ey servinaz, |
Dibesteler
eyler niyaz… |
Bülbüller
oldu namesaz, |
Güller
açıldı geldi yaz… |
|
Şair
Faruk Nafiz Çamlıbel de Göksu'yu çok güzel anlatanlardandır; |
|
Gam çekme güzel, ne olsa baharın sonu yazdır. |
Sevdaların
en coştuğu yer şimdi Boğaz'dır… |
Tekrar
ediyor söylediğim şarkıyı dağlar, |
Körfezde
kopan kahkahalar Göksu'da çağlar… |
|
Arif
Sami Toker'in mısraları da Göksu'yu çok güzel anlatmaktadır; |
|
Çek
küreği güzelim uzanalım Göksuya, |
Gün
inerken dönelim süzülelim Göksuya… |
Karşımda
güzel Bebek bakarken dolgun aya, |
Su
üstünde sekerek süzülelim Göksuya… |
Mavi bir cennet gibi uzanıyor Marmara, |
Bizde
cennetten geçip uzanalım Göksuya… |